Berber İbram, asıl adıyla İbrahim Dadak, 1919 yılında Çermik’te dünyaya geldi. Hayatının ilk yıllarında, sınırlı eğitim imkânlarına rağmen son derece bilgili ve tecrübeli bir insan olarak büyüdü. İlkokuldan mezun olmasına karşın, birçok üniversite mezunundan daha derin bir bilgiye sahipti. 1960’lı ve 70’li yıllarda Çermik’in ilk ve tek doktoru olarak tanınan Berber İbram, halk arasında bilge bir kişi olarak ün kazandı. Şimdi, belki de birçok kişi, "İlkokul mezunu nasıl doktor olur?" diye düşünebilir. Ancak Berber İbram’ın hayatı, eğitim ve meslek arasındaki sınırları ne kadar aştığını gösteren bir örnek oldu.

Berber İbram, askerlik öncesinde bir süre berberlik yaparak geçimini sağladı. Ancak, babasının şifalı otlarla ilaç yaparak pek çok hastalığı tedavi etmesi, onun sağlık konusundaki ilgisini ve tutkusunu erken yaşlarda şekillendirdi. Babasından aldığı bu ilham, onun hayat felsefesinin temelini attı. Askerlik dönemi ise Berber İbram’ın hayatında bir dönüm noktası oldu. Askerlik görevini sıhhiye eri olarak yerine getirdi ve sağlık sektörüne ilk adımını attı. Bu süre zarfında sağlık alanındaki bilgi ve deneyimini geliştirdi. Dört yıl boyunca askeri hastanede görev yaptıktan sonra, artık hayat ona yeni bir yön çizmişti.

Askerlik görevini tamamladıktan sonra mesleği bırakmayan Berber İbram, Ankara’da Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü bünyesinde sağlık memuru olarak işe başladı. Ancak, yüreğinde hep memleketine hizmet etme arzusu vardı. İki yıl süren bu görevden sonra, Çermik’e dönerek burada bir muayenehane açtı. O dönemde Çermik’te herhangi bir doktor bulunmadığı için lakabı berber olsa da, o sadece doktorluk görevini icra ediyordu. Gerek cerrahi müdahaleler, gerekse diğer tıbbi işlemler konusunda herkesin güvenini kazanmıştı.

Berber İbram, sadece basit muayeneler yapmakla kalmıyor; aynı zamanda cerrahiden sünnet yapmaya, kurşun çıkarmaya, yara temizlemeye kadar birçok önemli işlemi kendi başına gerçekleştiriyordu. Çermik’teki hastalarının tedavisinin yanı sıra, çevre köylerden, ilçelerden, hatta uzak illerden bile birçok hasta ona başvuruyordu. Diyarbakır, Mardin, Elâzığ, Urfa ve Siirt gibi şehirlerden Çermik Kaplıcalarına gelen ziyaretçilerin çoğu, onun hastaları arasında yer alıyordu. Onun ünü, sadece Çermik ile sınırlı kalmadı, tüm bölgeye yayıldı.

Berber İbram’ın yaptığı işler, tam anlamıyla “on parmağında on marifet” sözünü hak eder cinsten bir çeşitliliğe sahipti. İnsanların ihtiyaç duyduğu birçok sağlık hizmetini sağlayabiliyordu. Tansiyon ölçmek, damar yolu açmak, serum takmak, iğne yapmak gibi işlemleri de büyük bir ustalıkla yerine getiriyordu. Yanına gelen hastaların teşhislerini koyar, ilaçlarını yazar, tedavilerini yapardı. Birçok kişinin hayatına dokunarak, onları sağlığına kavuştururdu.

1980’lerin ortalarına kadar devam eden fahri doktorluk döneminde, Çermik’e tıp doktorlarının gelmesiyle birlikte hasta sayısında bir azalma yaşansa da, Berber İbram’ın halk arasındaki yeri ve ünü hiç azalmadı. İnsanlar ona olan güvenlerini kaybetmediler. Vefat ettiği 1987 yılına kadar, halk arasında Berber İbram, sadece bir berber değil, aynı zamanda bir kahraman, bir doktor, bir yaşam kurtarıcı olarak anılmaya devam etti.

Berber İbram, hayatı boyunca, eğitimi ne olursa olsun, insanlara sağlık ve şifa dağıtmayı bir misyon olarak kabul etti. Onun yaşamı, insanın sahip olduğu bilgi ve becerinin, diplomanın çok ötesinde bir şey olduğunu gösterdi. Gerçek doktorluk, sadece hastalıkları tedavi etmek değil, aynı zamanda insanlara yardım eli uzatmaktır. Berber İbram da bunu en güzel şekilde başarmış ve halkının gönlünde ölümsüzleşmiştir…